SKT : " İLİM ve BİLİM "

'NOSTALJİ'DEN KALAN YAZILAR

Seher Keçe TÜRKER'in Kaleminden

" İLİM ve BİLİM "

İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Ya nice okumaktır.

Yunus emre

Bilim ve ilim kelimelerinin anlamlarını bilmeyen, daha doğrusu bu iki kelimeyi eşanlamlı kelimeler olarak adlandıran akademisyenler tanıdım. İlköğretim sınıf ve Türkçe dersi öğretmeni ve doğrudan bilim yapma olanağı tanınmayan biri olarak akademisyene açıklamak yapmak zorunda bile kaldım.

Konu şöyle gelişti; bir bilgi şöleni toplantısında konuşmacıları dinliyor ve sunum yapma sıramızı bekliyoruz. Yanımda akademisyenler oturuyor. Yani bilim yapmayı hak etmişler, belli bir kariyer sahibi de olmuş kimseler arsındayım. Konuşmacının söylediği bir söz üzerine birden "ilimsiz, bilim olmaz" sözleri döküldü ağzımdan. Hemen yanımda oturan akademisyenlerin birinden yanıt geldi; "nasıl olmazmış hocam, zaten ikisi aynı şey değil mi?" Birkaç kez yutkunduktan sonra "aynı şey mi? değil tabii" dedim, kısık bir sesle. Arkasından bir aydın edasıyla "aman hocam yapmayın, ikisi eşanlamlı kelimelerdir," deme cesaretini de gösterdi. Neden böyle davrandı? Çünkü ben akademisyen değilim. Ne kadar çalışırsam çalışayım, sunumlar yapayım yine de nafile; aydın olma olasılığım sıfır; bilimle ilimi nereden bileceğim. "O zaman, önce açın sözlüğü bakın, sonra da konuyla ilgili kitaplara göz atın," dedim.

İşte biz, bilim yapsınlar diye öğretim üyelerine, üniversitelere vergilerimizin büyük bölümünü aktarıyoruz, daha açıkçası cebimizden seve seve ödeme yapıyoruz. Bilmem hangi piyanistin, ressamın, şarkıcının hayatını ezberleyen, peygamberimizin nerede doğduğunu hiç duymadığını beyan eden, yeri geldiğinde ilim sahiplerini küçümseyen profesör olmuş ama hiçbir buluş yapmamış aydınlardan! beklentimizi sürdürüyoruz. Hacca, umreye giden ve aynı zamanda kariyer yapan birine;"seni de cazibelerinin esiri ettiler demek, sen de oltaya yakandın yani," diyenleri kulağımla duydum. İstediğin kadar, bilgin olsun, kuru bilgiler ne işe yarar? Hiçbir şeye... Eğer bildiğin, bildiğini sandığın her şeyi sana kimin bahşettiğini kavrayamadıysan. Bazı bilgileri, yaradanın sana uygun gördüğü bellek kayıta depolamakla aydın olunmuyor maalesef...

bir şeyi,

zaten bilmiyorlarsa;

onlara anlatamazsınız.

Louis Armstrong

Kusura bakmasınlar ama dininden bi haber olduğu gibi bilenleri bıyık altından gülerek küçümseyenlerden kimseye hayır gelmez. Aydın olmak, âlim olmak öyle herkesin harcı değildir.

Bilim; evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi. Başka deyişle; genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi diye tanımlanıyor. Yani elle tutulur gözle görülür durumlardır. Bu bilgiyi öğrenen sözde aydınlar akıllıyız diye geçinirler ama ben de buna inanmıyorum; akıl denen şeyi göremiyorum ve elimle tutamıyorum. O halde bu tür aydınların akıllı olmak şöyle dursun; kör ve sağır olduklarını da düşünüyorum. İnsan toplumunun korkusu, merakı ve istekleri bitmez. Böylece insanın doğayla savaşı - barışma çabası ve bilgi üretimi de durmaksızın sürer, sürüyor. Bilim, doğal ve sosyal gerçekliğin daha iyi anlaşılmasını ve belirli ölçüde denetlenmesini sağlar. Toplumun itici gücünü, üretim biçimini ve gelişmesini belirler. Bir toplumun bilim düzeyi, onun geri, az gelişmiş ya da gelişmiş olduğunun ölçütüdür. Bilimin her şeyden pratik, entelektüel ve ahlaki değeri vardır. Bilim insanlık için vazgeçilmez bir olgudur. Gerçek şudur; bu olguları bilmek insanı aydın yapmaya yetmiyor.

Bilim, ilimle buluşursa anlam kazanır. İlmin ışığında bilim yapmaya çalışanlar aydın olmaya adım atmış olabilirler. Çok şükür ki bu tür aydınlarımız var; kimi akademisyen, kimi değil. İlim, özetle şöyle tanımlanabilir; zikreden dil, şükreden kalp, sabreden beden, hakikatin bilgisidir. Hakikatin bilgilerini kavramak, Hakikatin kitabına inanmak, okumak, kuralları yaşamak önemlidir; saygı duymak, hiç olmazsa dil uzatmamak daha da önemlidir. Bilmiyorsan sus adam sansınlar, biliyorsan konuş alim desinler.

Bu gün ve her zaman güneşin altın tozları sizleri bulutsuz gökyüzü ile kucaklasın.

05 Ocak 2013

Seher Keçe Türker

www.sebinmedya.com

Yazarı"