SKT : " ALİ'YE MASALLAR "

NOSTALJİ'DEN KALAN YAZILAR

Seher Keçe TÜRKER'in Kaleminden

" ALİ'YE MASALLAR "

"Sırma Ramis Şuayip -2- Masalcı Kelebek Kebe

Bir varmış Bir yokmuş... Ben tek kanal siyah beyaz televizyon izlerken, kapanış saatinde istiklal marşını hazır ol durumunda dinlerken, öğretmenimin kitaplarını taşımak için arkasından yürürken, cebime sığmayan cep telefonumu çantamda taşırken, kaldırımlara çıkmak için merdiven gerektiği, uçağa binmenin lüks olduğu zamanların birinde bir bahçede dikili olarak yaşayan üç korkuluk varmış. Sırma, Ramis, Şuayip.

Bir gün, ev sahibinin şehir dışına çıkması gerekmiş. Bahçeyi ve korkuluklarını komşunun kızı Zeynep'e emanet etmiş. "On gün kardeşimin yanında kalacağım, demiş. Akşamüstü bahçemdeki çiçekleri, çimleri sular mısınız? " Demiş Zeynep;

_ Severek sularım teyzeciğim. Bu görevi bana verdiğiniz için teşekkür ederim, demiş.

O gün Sırma, Ramis, Şuayip bahçeyi beklemişler. Sıcağın altında terlemişler. Yoldan geçen birkaç kişi onların resmini çekmiş. Akşamüstü kuşlar da yuvalarına girmişler.

Bu sırada Zeynep bahçeye gelmiş. Hortumu çimlerin üstüne çekmiş. Suyu açmış. Biraz çimleri, çiçekleri sulamış. Korkulukları görünce onların da susadıklarını düşünmüş. Hortumu önce Ramis'e, sonra Sırma ve Şuayip'e tutmuş. Üçünü de bir güzel ıslatmış. Sırma, Ramis, Şuayip, çok şaşırmışlar. Zeynep bizi canlı mı sanıyor, demişler.

Ertesi gün Zeynep, yine bahçeyi sulamak yerine korkulukları sulamış. On gün bu olay

devam etmiş. Sabah olunca güneş, Sırma, Ramis ve Şuayip'i kurutmuş. Akşam Zeynep su hortumuyla onları ıslatmış. Üçünün de giysileri sarkmış, renkleri uçmuş ama neşeleri yerindeymiş.

Nihayet ev sahibi evine dönmüş. Bir de ne görsün; korkulukları sanki hasta olmuşlar. Hemen onları topraktan sökmüş. Kıyafetlerini çıkarmış. Yeni kıyafetler giyindirmiş. Sırma, korkuluk diliyle;

_ Çok mutluyum. Terleyip üşümekten kurtulduk. Az kalsın tahta gövdemiz çürüyecekti, demiş. Bu sırada Zeynep duvarın dibindeymiş. Birden bire korkuluk dilini anlamış. Yaptığından utanmış. Sonra yanlarına gitmiş;

_ Ben size iyilik yapmak istemiştim, demiş. Bu sefer korkuluklar şaşırmış;

_ A, bizim dilimizi anlıyorsun, demişler. Bundan sonra dördü çok iyi arkadaş olmuş. Zeynep, korkulukların sulanmayacağını öğrenmiş. Her gün duvarın üstüne oturup sohbet etmiş. Korkuluklar hakkında bilgiler öğrenmiş. Meğer korkuluklar ne kadar önemliymiş. "Korkuluklar" adlı Kitabı alıp okumaya karar vermiş.

Yaz geçince Zeynep şehre dönecekmiş. Okullar açılıyormuş. Sırma;

* Seni özleyeceğiz demiş, Zeynep;

* Ben de sizleri özleyeceğim, demiş. Hepsine sarılmış.

O günlerde Zeynep'i bir düşünce sarmış.

Korkuluklardan ayrılmak zor geliyormuş. Bir gün kafasında şimşek çakmış. Aklına bir fikir gelmiş. Hemen babaannesine koşmuş. Ondan kendisinin kuklasını yapmasını rica etmiş. Birlikte, Zeynep'in boyunda bir kukla yapmışlar. Zeynep'in giysilerinden giyindirmişler. Korkuluklar, Zeynep korkuluğu çok sevmişler.

Kebe diyor ki; gökten düşmüş dört elma, biri yazana, biri okuyana, biri resimleyene, biri dinleyenlere...

30 Ocak 2013

Seher KeçeTürker

www.sebinmedya.com

Yazarı"